Gürkan Özsoy Blog

Kısmen Kişisel


Medeniyetler Çatışması


Medeniyetler Çatışması, Prof.Samuel P. Huntington‘un yazdığı, bence oldukça uçuk fikirler içeren bir kitap. Adına baktığınız zaman içi doluymuş gibi geliyor. Ki öyle geldiği için bu kitabı zamanında almıştım. Ama okudukça içeriğinin, 500 küsur sayfanın boş ve uçuk fikirlerle dolu olduğunu gördüm. Mesela kitabın sonunda bir savaş senaryosu yer alıyor. Buna göre Yunanistan ve Bulgaristan Türkiye’den toprak koparmak için saldırıya geçiyormuş ve Türklerde panik başlıyormuş. Türkler İstanbul’dan ve boğazlardan kaçıyormuş. Dahası ABD, Rusya ve Avrupa aynı safta yer alıp Çin ve Japonya’ya saldırıyormuş. Bu profesör dünyanın gerçeklerini görmekten aciz. Kitabın kapağında yazan şeye de inanmayın; çağın en çok tartışılan kitabıymış. Gerçeklerden uzak bir kitap, nasıl çağın en çok tartışılan kitabı oluyor?

Huntington’ın teorisine göre, çatışmalar giderek sadece ekonomik veya ideolojik faktörlere dayanmak yerine farklı medeniyetler arasındaki çatışmalardan kaynaklanacaktır. Huntington, Batı, İslam, Konfüçyüs, Hindu, Afrika ve Latin Amerika medeniyetleri gibi çeşitli büyük medeniyetler tanımlamıştır. Her birinin toplumsal normları şekillendiren kendine özgü değerleri ve gelenekleri vardır.

Huntington’ın Medeniyetler Çatışması teorisi akademisyenler ve politika yapıcılar arasında tartışmalara yol açmıştır. Bazıları, karmaşık küresel sorunları yalnızca kültürel farklılıklara atfederek aşırı basitleştirdiğini savunmaktadır. Eleştirmenler ayrıca Huntington tarafından ortaya konan metodolojik geçerliliği ve ampirik kanıtları da sorgulamaktadır.

Birden fazla etnik, ırksal ve dinsel grup barındırmaları bakımından hemen tüm ülkeler heterojendir (değişik karakter ya da yapılara sahiptir). Bu gruplar arasındaki farklılıkların ve çatışmaların siyasette önemli bir rol oynaması bakımından birçok ülke bölünmeler içerir. Bu bölünmelerin derinliği genellikle zaman içerisinde değişir. Bir ülke içindeki derin bölünmeler muazzam bir şiddete yol açabilir ya da o ülkenin varlığını tehdit edebilir. Bu tehdidin ve özerklik yanlısı ya da ayrılıkçı hareketlerin doğma olasılığının en fazla olduğu anlar, kültürel farklılıkların coğrafi yerleşim farklılıklarıyla çakıştığı anlardır. Kültür ve coğrafya çakışmıyorsa, jenosit (soykırım) ya da zorunlu göç uygulamalarıyla bunların çakışmaları sağlanabilir. Aynı medeniyete ait ayrı kültürel gruplaşmalar içeren ülkeler fiilen ortaya çıkan ayrılmalarla (Çekoslovakya) ya da ayrılma potansiyeliyle (Kanada) derinden bölünebilir. Bunula birlikte, derin bölünmelere uğrama olasılığını en fazla barındıran ülkeler, büyük grupların farklı medeniyetlere mensup olduğu ayrık ülkelerdir. Böyle bölünmeler ve bunlara eşlik eden gerilimler genellikle, belli bir medeniyete mensup bir çoğunluk grubu, devleti kendi siyasal aracı olarak tanımlamaya ve kendi dilini, dinini ve simgelerini devletin dili, dini ve simgesi haline getirmeye kalkıştığı zaman gelişir; Hindistan, Sri Lanka ve Malezya’da Hinduların, Sri Lankalıların ve Müslümanların yapmaya giriştikleri şey de budur.

(Medeniyetler Çatışması; Samuel P. Huntington, Sayfa 194).

Medeniyetler arasındaki fay hattı üzerinde bacakları iki yana ayrılmış vaziyette duran ayrık ülkeler birliklerini muhafaza etme konusunda özel sorunlarla karşılaşırlar.
Sudan’da Müslüman kuzey bölge ile Hristiyanların çoğunlukta olduğu güney bölge arasındaki iç savaş yıllarca sürdü (ve nihayetinde 9 Ocak 2011 tarihinde yapılan “bağımsızlık referandumu” ile Kuzey ve Güney Sudan olmak üzere ikiye bölündü). Medeniyete dayalı aynı bölünme buna benzer bir süre boyunca Nijerya siyasetinin başına bela oldu ve darbelerin, ayaklanmaların ve diğer şiddet biçimlerinin yanı sıra büyük bir iç savaşı kışkırttı. Tanzanya’da Hristiyan animist anavatan ile Arap Müslüman Zanzibar ayrı yönlere sürüklendi. Zanzibar’ın 1992 yılında İslam Konferansı Örgütü’ne gizlice katılması ve sonraki yık Tanzanya’nın ayrılmaya zorlamasıyla birlikte birçok bakımdan iki ayrı ülke haline geldi. Aynı Hristiyan – Müslüman bölünmüşlüğü Kenya’da gerginliklere ve çatışmalara yol açtı. Afrika boynuzunda nüfusunun çoğunluğu Hristiyan olan Etiyopya ile ezici çoğunluğu Müslüman olan Eritre 1993 yılında ayrıldılar. Bununla birlikte, Oromo halkı arasındaki önemli bir Müslüman nüfus Etiyopya’da kaldı.
Medeniyetin saptadığı fay hatlarıyla bölünmüş olan diğer ülkeler arasında şunlar sayılabilir: Hindistan (Müslümanlar ve Hindular), Sri Lanka (Sri Lankalı Budistler ve Tamil Hinduları), Malezya ve Singapur (Çinliler ve Malayalı Müslümanlar), Çin (Han Çinlileri, Tibetliler, Budistler, Türki Müslümanlar), Filipinler (Hristiyanlar ve Müslümanlar) ve Endonezya (Müslümanlar ve Timor Çinlileri).

(Medeniyetler Çatışması; Samuel P. Huntington, Sayfa 195).

Huntington’ın teorisi kültürel çeşitliliğin önemli bir rol oynadığı bir dünyada uluslararası ilişkileri anlamada etkili olmaya devam etmektedir. Farklı değerlerin ve inanç sistemlerinin küresel siyaseti nasıl etkilediğinin analiz edilmesini sağlarken, farklılıklarına rağmen medeniyetler arasındaki diyalog ve işbirliği potansiyeline ilişkin soruları da gündeme getirmektedir.